27 Eylül 2011 Salı

"Daha çok" olmak

İnsan, beni hep şaşırtır. Bu bir genelleme değil inan, ben öyle değilim demiyorum, erdemli olan azınlıklardanım demeyi hele hiç istemiyorum. Çok şükür bunları demeyecek kadar farkındayım artık... Biraz geç oldu ama benim de herkes kadar insan olduğumun farkına vardım artık çok şükür.


Biz üstün görürüz kendimizi, herkesten üstün olmak isteriz, öyle hissetmek... Herkesten daha iyi olmak, daha başarılı olmak, daha güzel olmak, daha mutlu olmak, daha çok sevilmek...

Senin daha mutlu olman, başkalarının daha az mutlu, daha az başarılı ya da "daha az bir şey" olması garip bir zevk verir insana, diyorum ya hepimiz insanız, saklayacak bir şey yok. Bazen aklımızdan geçen düşünceler yüzünden bile, "Ben nasıl insanım yahu?" deyip de başımızı iki yana sallamıyor muyuz?

Bu kendince senin ondan üstün olduğun anlamına gelir. Garip bir haz duyarsın, kısa süreli bile olsa kendinle gurur duyarsın.

Yani birilerinin bizden "daha az" olması çoğumuza garip bir haz veriyor o kabul...

Hayret ettiğim şey ise, birilerinin senin "daha az" hissetmen için çabalamaları, sözleriyle, bakışlarıyla, tavırlarıyla sana daha az hissettirmek için elinden geleni yapmaları. Senin "daha az" hissetmen için bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjiyle çabalamaları.

İşte bu, gerçekten hayret verici!

Bunun için çabalayanlar çok basit bir şeyi anlayamıyorlar; sen yerinde sayarken sadece birilerinin senden daha az hissetmesini sağlamaya çalışman seni "daha çok" yapmaz ki... Olsa olsa ahmak yapar, acımasız yapar hatta vicdansız yapar. Üzgünüm ama sadece bununla asla daha iyi olamazsın.

Seni tek "daha çok" yapacak şey var, o da her zaman kendinle yarışman, bir önceki adımından daha büyüklerini atmaya çalışman.

Hele bir de kimsenin canını yakmadan "daha çok" olmayı becerebilirsen, rakibinin bir tek kendin olduğunu kabul edebilirsen o zaman huzuru bulabilmen için bir umut var demektir.

Bence tabi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder