Nedendir bilmem fakat dolunay zamanları ayrı bir dalgalı oluyor ruh halim...
Balık tarafım geçmişime ışık yakıyor, yengeç tarafım buluttan nem kaparak yoğun duygular getiriyor, aslan tarafım ise tüm bunlara inat: "Yürü, yoluna devam et!" diyor.
Geçmiş ve gelecek endişeleriyle kol kola bitiriyorum günlerimi...
Ah bir şimdiyi yaşayabilsem, "şu an"ımın tadını çıkartabilsem... Ama yok!
Bu zaten genelde böyle fakat Dolunay zamanları huzursuzluğun tavan yaptığı bir zaman.
Son birkaç aydır benim yerim-yurdum-evim neresi diye düşünüp tasalanmaya da başladım. Hani mümkün olsa, duygularımı lokal anestezi ile aldırmak istiyorum.
Hissetmek güzel de, olur olmaz her şeye içlenip hislenmek acayip bir şey...
Herkesin sana benzemesini beklemek ise hayal kırıklığından başka bir şey değil.
Sevgili Yaratıcı'm, Öğretici'm, Allah'ım,
Ben yine kayboldum. Belki bir saat, belki de bir kaç gün sonra yine yakalayacağım hayatı ucundan kıyısından biliyorum ama o zamana kadar yine senden yardım istiyorum.
Bir uyum sağlayamayan ben miyim bu yeryüzüne? Anlayamıyorum...
Sanki benim dışımda herkes bir şekilde bütünün içinde bir parçasıyla yer alabiliyor...
Belki çoğu zaman bilmeden ben de...
Ama böyle zamanlarda sanki benim dışımda herkes, her şey, hayat akıyor da, ben uzaktan bir film izlermiş gibi onu izliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder