17 Temmuz 2011 Pazar

Evrene SMS atmak ve Allah'a mektup yazmak arasında bir yerde...

Son birkaç aydır kafam o kadar dolu, o kadar dolu ki düşünceden düşünceye atlamam tanımlanamayacak bir hızla gerçekleşiyor.

Doğal olarak da bunu garip ruh halleri takip ediyor.

Kendimi bildim bileli neden burada olduğumu, amacımı anlamaya çalışıyorum ve her: "İşin içerisinden çıkamıyorum!" dediğim anda kendimi tuhaf bir şekilde bilgisayar karşısında yazı yazarken buluyorum.

Yazmayı öğrendiğimden beri kimse bana yaz demeden, sadece kendi istediğim için, sadece kendim için yaptığım ender eylemlerden birisi bu...

Sanki mutlaka yapmam gerekiyormuş gibi... "Bu benim görevim"miş gibi...

Kelimeler deftere ya da ekrana döküldüğü an rahatlıyorum, yazmak sanki bir tür terapi, süresi belirli olmayan tatlı bir rahatlama benim için...

Dün yine Bursa'da kafamın içerisinde düşüncelerin karmakarışık olduğu bir anda elimde defter, karanlıkta mektup yazarken buldum kendimi. 

Kime mi? Allah'a...

Ne kadar komik ve delice olduğunu biliyorum. Zaten bunu buraya yazarken bile "normal" olarak tabir edilen insanların yapmayacağı bir şey olduğunun tekrar farkına varıyorum. Yazarken de farkındaydım fakat yazmak benim belki de en iyi bildiğim, otomatik olarak, kendimi zorlamadan, yorulmadan yaptığım tek şey olduğundan belki de kendimi daha iyi ifade edeceğimi düşündüm. 

İşin komiği Allah zaten benim ne yazacağımı benden önce biliyordu ama ben yine de yazmak istedim. O biliyordu ama ben bilmiyordum ki o mektuba neler yazacağımı... 

Kimselere kolaylıkla söyleyemeyeceğim şeylerin döküldüğünü fark ettim, otosansür manasızdı çünkü... O neler hissettiğimi zaten biliyordu.

Belki de hayatımda yazdığım en dürüst yazılardan birisi çıktı sonra ortaya, saklamadan, çarpıtmadan, sadece anlayamadığım noktaları söyledim.

Neden böyle hissettiğimi sordum ona... Neden sanki ben bunu neden yaptığımı anlayamadan elimde küçücük oyuncak bir kürekle koskocaman sahildeki kumları kazmaya çalışıyormuş gibiyken herkesin ellerinde kocaman kürekler, ne yapacaklarını çok iyi bilirmişçesine sormadan-sorgulamadan kazdığını...

Neden O'ndan ve hayattan bitmek bilmeyen şeyler istediğimizi... 

Nefes aldığım sürece bana yardım etmesini istedim, O'nun her zaman yanımda olduğunu hissetmem için bana yardım etmesini... 

Herkes için yardım istedim çünkü belli etmek istemesek de çoğumuz bir şekilde kayıp hissediyoruz...

Kendini bulmak her ne ise bulmak istedim kendimi... Zamanlar, şehirler, mekanlar, geçmiş ve gelecek arasında gidip gelmekten çok yorulmuşum.

Mektubum yaklaşık beş buçuk sayfa sürdü. Postalayamadım fakat sahibine ulaştığının farkındayım. 

Şimdi cevap bekliyorum... 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder