27 Nisan 2011 Çarşamba

Mutluluk oyunu

Tam 1 saat 5 dakika kaldı...

Ben sürekli böyle dakika sayarım. İstemediğim bir yerde istemediğim bir şeyi yapıyorsam sanki beynim şişiyor, etlerim lime lime acıyor gibi hissederim.

Şu an sadece hayal kurmak istiyorum oysa...

Hayal kurabileceğim bir yerde bütün hayallerimi gözlerimde canlandırıp onların bana verdiği heyecanı yüreğimde hissetmek istiyorum. Kurgulamak istiyorum bütün istediklerimi birer film karesi gibi. Sonra da onları birleştirmek, teker teker puzzle parçalarını birleştirir gibi...

Ne haber duymak istiyorum, ne fırtına, ne sel...

Bencillik mi?

Yok, değil... Sadece çekilmek istiyorum zaman zaman. Sıyrılmak, güzel duygular hissetmek...
Günlük hayatta aynı şeyleri yapmaktan, aynı yerlere gitmekten, aynı yüzleri görmekten uyuşan duygularımı tekrar canlandırmayı, kalbimin tekrar mutlulukla çarpmasını istiyorum.

İstemeden yarattığım, yarattığımız ve yaratılan kötülüklerden sıyrılmak... Şöyle bir ferahlamak... Hiçbirşey düşünmemek... Sanki hayallere sığınmak. Öyle esaslı bir mutluluk kurgulamak ki beynimde, gerçekleşmeyeceğinden bile korkmamak... Huzursuz hissetmemek hayallere sığındığım için...

Çok mu?

Hayır, değil...

Sıyrılmak lazım zaman zaman. Yaşadığını hissetmek lazım. Beyninde film kareleri gibi kurgulamak lazım. Mutluluğu hissetmeyi hatırlamak lazım.

Hayat hissettirir yoksa...

Bir zaman gelir uyuşmaktan anlayamaz olursun yaşadığını... Seni nelerin mutlu ettiğini hatırlamazsın çünkü unutursun mutlu olmanın nasıl birşey olduğunu. Bilemezsin kıymetini yanı başındakinin. Bütün önyargıların seni öyle bir kaplar ki iyilikler dibine kadar gelir de giremez içeri oluşturduğun koruma kalkanından...

Gün gelir iyilikten, güzellikten ve mutluluktan bile korunur olursun.

Korkarsın çünkü... Mutsuzluktan korkarsın. Sen korktukça da daha çok kaçarsın. Dersin ki: “Ya şimdi mutlu olursam da daha sonra hayal kırıklığına uğrarsam?”

İstemeden, bilmeden yaparsın bunu...

İşte o zaman her neye inanıyorsan...

Karşına çıkartır işte... “Hani o kadar korkuyordun ya, hani koşarcasına bunların olmasından kaçtın ya... Al işte!” der gibi, dalga geçer gibi...

Anlamazsın, lanet edersin, “Neden ben?” dersin...

“Halbuki ben bunca zaman bundan korkmuştum, tam da bundan işte!”

Ta ki gün gelir anlarsın ki korkmamak lazımmış hiçbirşeyden... Çünkü aslında sen, bütün korkularını aynen yaşamışsın... Yaşamışsın da hiçbirşey olmamış, bak dimdik ayaktasın.

Hala da yaşıyorsun belki... Fakat bak, o kadar acımıyor için...

Büyümüşsün, olgunlaşmışsın...

Artık sormamaya, sorgulamamaya bile başlamışsın “Neden ben?” diye...

Çünkü bilirsin ki bir gün öğrenirsin. Yine öyle bir mutluluk alırsın ki karşılığında, eğer sadece iyilik istemişsen, iyilik etmişsen, kimse için durup dururken aklından kötü birşey geçirmemişsen, dilememişsen... O zaman anlarsın işte.

Tam da sorgulamayı bıraktığın anda hem de! Tam da kendi kendine: “Bana bunu neden yaşattılar?” demediğin, unutup gittiğin sırada...

Diyorum ya, neye inanırsan inan... O, sana karşılığını vericek işte!

Yaşadın zaten bunu, biliyorsun zaten. Bak şu an bile nefes alabiliyorsan, demek ki başarıyorsun işte her gün kurtulmayı...

Gün gelecek hiçbir şeyden korkmaz olacaksın, kendi içindeki kötülükten başka...

Gerisi de sana zaten vız gelip, tırıs gidecek... "Bir canım var." diyeceksin. "Bir tek hayatım benim için en kıymetli olan." "O da zaten günün birinde bedenimi terk edip gitmeyecek mi?"

O güne kadar... Ne gerek var be kardeşim? Kur hayalini adam gibi işte! Korkma mutlu olmaktan belki ileride mutsuz olursun diye...

Çünkü zaman dediğin garip bir olgu. Bazen zamanın içinde çırpınır durur gibi hissedersin, bazen de elinden kum taneleri gibi kaydığını...

Yum gözlerini, kaç her ihtiyacın olduğu anda. Dilediğin yere git, dilediğinle ol orada. Pişman hissetme kendini sonrasında. Bari hayal kurmanın tadını çıkart. Belki o zaman, o uyuşmuş beyninle yüreğin tekrar kanatlanmaya başlayacak...
Belki hatırlayacaksın mutlu olmanın nasıl birşey olduğunu...
Belki de hani hep birşeyler bekliyormuş gibi hissediyorsun ya, o beklediklerin için heyecanlanıp artık harekete geçmeye başlayacaksın. Belki gerçekten alacaksın o hayalini de, sonrasında hiç olmadık bir an hatırlayacaksın da o hayalini: “Vayyy beee!” diyeceksin.
Boşver sen herşeyi, sen ara ara kapat gözlerini de kaç böyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder